Kitap Tavsiyesi 1: Franz Kafka-Dönüşüm
Edebiyatta ve sanatta
kendini kanıtlamış, daha doğrusu fark yaratmış isimlerin kitaplarını okumak hep
keyif vermiştir bana. Bu yazarları okurken tarihe tanıklık ediyormuşum gibi
hissediyorum. Kafka’yı okumaya da bu kitapla başladım. Anlatımı ve işlediği
konu bakımından etkilendiğim bir kitap olduğu için de sizinle paylaşmak
istedim. Belki aranızda benim gibi bu tarz kitapları okumayı seveniniz vardır…
Öncelikle kitabı anlatayım biraz. Kitap, ailesinin borçlu olduğu birinin
yanında çalışıp, borcunu kapatmaya ve ailesini rahat yaşatmaya çalışan genç bir
adamın öyküsünü anlatıyor. Bu genç adam toplumun ona çizdiği hayatı hiç
taşırmadan, aykırılık yapmadan, uslu uslu yaşıyor. Ancak bir gün bir uyanıyor
ki, o da ne? Bir böceğe dönüşmüş! Hem de korkunç, iğrenç bir böceğe. Önce ne
olduğunu anlayamıyor. Ne yapacağını, nasıl hareket edeceğini dahi bilemiyor.
Sonra ailesi de görüyor bu durumu. Bir süre yaşanan krizler sonrası onu
kabullenen ilk kişi kız kardeşi oluyor. Zamanla, işe gidecek biri olmadığından
ev ekonomisi çöküyor haliyle. Ve aile bireylerinin umduğu gibi genç adam eski
haline de dönmüyor bir türlü. Sonra ev ahalisi çareyi iş bulup çalışmakta
buluyor. Bir şekilde para kazanıyorlar ve
artık bu genç adama da ihtiyaçları kalmıyor. ‘İyileşmesi’ için umut dahi etmiyorlar
artık… Kitabı okumayanlar için sonunu ve detaylarını anlatmayım. Şimdi gelelim
yazarın burada gerçekten ne anlatmak istediğine. Sadece, bir böceğe dönüşümün
ne kadar zor olabileceğini anlatmaya çalışmamıştır herhalde değil mi? Burada
böceğe dönüşmek aslında toplum kuralları ve dayatmalarından sıyrılmak anlamına
geliyor. Yani kahramanımız ailesine para getiren düzgün bir işte çalışırken
kendi hayatını boşluyor yıllarca. Kim olduğunu, aslında ne istediğini unutuyor.
Ve bir sabah başka biri olmaya karar veriyor. Önce ailesi ve yakın çevresi
acıyor ona. Yardım etmeye, yanında olmaya çalışıyorlar. Daha doğrusu onu eskiye
döndürmeye uğraşıyorlar. Çünkü onlara göre başka türlüsü kabul edilemez.
Aykırılık ya da istenildiği gibi yaşamak bir hastalık onlar için. Daha sonra
eski benliğine geri dönmeyi reddeden kahramanımızdan uzaklaşmaya başlıyorlar.
Kendileri için bir çıkış yolu arıyorlar. Bu yolu bulunca da artık bu ayrık
otuna ihtiyaçları kalmıyor. Ve onu sindirmeye toplumdan soyutlamaya
başlıyorlar. Neden? Çünkü o herkes gibi değil ve bu affedilemez.
Gördüğünüz gibi Kafka,
bu öyküde her çağın sorunu olan bu dar görüşlülüğü muazzam bir yöntemle ele
almış. Okuduktan sonra üzerinde düşünülebilecek, kendi hayatımıza
uyarlanabilecek bir yapıt olmuş. Hepimiz hayatımızın bir ya da birçok evresinde
yaşamıyor muyuz bu durumu? Sırf herkes gibi yaşamadığımız, herkes gibi
düşünmediğimiz için sıkıntı çekmiyor muyuz? Kimisi dinine bağlı olduğundan,
kimisi bir dine ait olmadığından, kimisi okumadığından, kimisi matematikle
değil de resimle uğraşmak istediğinden, kimisi yerleşik hayatı reddedip
karavanla dünyayı gezmek istediğinden, kimisi dünyayı reddedip küçük ama
huzurlu dünyasında kalmak istediğinden, kimisi cinsel tercihinden, kimisi
siyasi görüşünden (bu liste uzaaar gider…) dolayı dışlanmıyor mu? Sırf bizim
gibi düşünmüyor diye bilerek ya da bilmeyerek sindiriyoruz ayrık otlarını. Ve
başkaları da bizi… Bir çeşit kısır döngü. Evet, kitap bana genel olarak bu
durumu sorgulattı. Sorgulamayı seven insanların sevebileceği bir öykü Dönüşüm.
Keyifli okumalar… :)
YESENYA
Tavsiye için teşekkürler, en kısa zamanda okuyacağım
YanıtlaSilRica ederim, umarım sen de begenirsin kitabı :)
YanıtlaSil