HAYAL KURMAK
Hayal kurmak onun
yapmayı en iyi bildiği şeydi. Yetenek gibiydi. Kimisi çok güzel yemek
yapabilirken, kimisi çok gerçekçi resimler yapabilir, bazılarının sesi mest
ederken, kimisi dans edip bizi büyüler.
Onun meziyeti ise hayal kurmaktı. Bu bir yetenek gibi gelmiyordu kulağa, hatta
etrafındaki insanlara böyle bir yeteneği olduğunu söylerse alaya bile
alınabilirdi. Herkesin yapabileceği, çoğu zaman farkında bile olmadan yapılan
bir şey gibi geliyor insana. Ama gerçekte öyle değil. Hayal kurabilmek gerçek
bir hayal gücü ve kesinlikle ciddiyet gerektirir. Çünkü biz farkında olmasak da
aklımızdan geçen tüm düşünceler bir şekilde dönüp dolaşıp bizi buluyor. İyi ya
da kötü.
Tüm kişisel gelişim
uzmanlarının bağır bağır ortalıkta anlatmaya çalıştığı mesele budur aslında. “Ne
dilediğine dikkat et.” Enerji, bilinçaltı, din, inanç… Bunlar oldukça göreceli
kavramlar olsa da ortak bir noktaları var. ‘İnsan bilinci bir çeşit karmaya dayanır’.
Bundan dolayı hayal ederken hep çok titiz davranırdı. Giydiği kıyafetten yanına
alacağı eşyaya, yanında olacak insanlara, ortamın konseptinden, hayalin
gerçekleşme sıralamasına kadar her bir detayı tek tek kafasında canlandırırdı.
Son zamanlarda bu
yeteneğini başka insanlara da yaymaya karar verip bir işe girişmişti. Etrafında
tanıdığı ve tanıdıklarının çevresinden başlayarak tüm karamsar insanları
topladı. Tahmin edileceği üzere sayı bir hayli fazlaydı. Onlara hayatı boyunca
hayal ederek elde ettiği şeyleri anlatıp yol göstermeye başladı. Bu eğitim
planını kurarken insanların sonunda nasıl hayal kurup bir şeyler
başarabileceklerini düşlüyordu. Hangi gün hangi detayı anlatacağını bile tek
tek kurguladı. Plan kabataslak şöyleydi;
İlk adım: Ne istediğine
karar verme.
Bütün olayın esas
noktası buydu aslında. Ne istediğini bilemeyen biri neyi hayal edeceğini
bilemediğinden başarıya ulaşamazdı. Etrafına topladığı insanlara gözlerini
kapatıp en çok istedikleri şeyi düşünmelerini ve emin olduktan sonra bunu
sırayla dile getirmelerini isteyecekti. Sesli olarak dile getirecekleri için
insanların bu konuyu ciddiyetle düşünüp öyle karar vereceklerini düşünüyordu.
Bu günü başarıyla
atlatabilirlerse yani herkes ne istediğine karar verip bu kararının arkasında
durabilirse diğer aşamaya geçilecekti. Eğer karar veremeyenler olursa kararlar
verilene kadar bu aşama tekrarlanacaktı. Çünkü bu adım hayal kurmanın en önemli
adımıydı ve hata kaldırmazdı.
İkinci adım: Hayalin
gerçekleştiği zamanı tasvir edebilmek.
Bu adımda diledikleri o
büyük şeyin gerçekleştiğini, her şeyin yolunda olduğunu düşünmelerini
isteyecekti. O sırada yanında ne olsun isterlerdi? Bu anı kimle paylaşmak
hoşlarına giderdi? Hayalinin gerçekleştiğini öğrendiğinde ya da fark ettiğinde
tahminen nasıl tepki verirlerdi? Mesela birinin hayalinin bir ülkeyi görmek olduğunu
düşünürsek; bir türlü alamadığı vizeyi aldıktan sonra nasıl tepki verecek? Seyahate
çıkarken yanına hangi eşyalarını almak veya kiminle gitmek isteyecek? Kaç gün
kalmayı planlayacak?... Örnek sorular çoğaltılabilir. Bu adımda en önemli şey
en saçma gibi görünen detayları bile düşünmek. Çünkü bu adımda insanlar
kurdukları hayale kendilerini inandırmaya başlayacaklar.
Bu adımın da başarıyla
sonuçlandığını düşünürse, geriye son bir adım kalıyordu.
Üçüncü adım: Hayali
somutlaştırmak.
İşte bu en kolay ve
eğlenceli adımdı. Herkes o hayalle alakalı aklına gelen, bulabildiği,
üretebildiği tüm görsel objeleri toplayacaktı. Mesela o kişinin hayali girmek
istediği bir iş ise, o iş hakkında bulabildiği tüm görselleri, o işte başarı
yakalamış büyük isimlerin resimlerini, o işle alakalı varsa araç gereçleri vs.
toplayacaklardı. Obje toparlama işi bittikten sonra bu objeleri evin her
köşesine yayıp sürekli görebilmelerini sağlayacaklardı. Fotoğraflar buzdolabının
üzerine, araç gereçler yatağının başucuna ya da çalışma masasına… Bu kısmı kişi
tamamen isteğine göre şekillendirecekti.
Ve tüm bu adımlar
tamamlandığında eğitim tamamlanacak, geriye sadece beklemek kalacaktı.
Büyük gün geldiğinde
herkes kendini tanıttı, yapılacak şeyler kabaca konuşuldu ve ilk gün
sonlandırıldı. Toplandıkları ikinci gün ilk adımı uygulamaya başladılar ancak o
adım tek bir güne sığamadı. Tam altı kere toplanmaları gerekti. Şunu fark
etmişti ki, herkes her şeyi istiyordu. Bir hedef belirlemek, bir konuya
odaklanmak mümkün değildi. Herkes pek çok ülke gezmek, güzel bir iş, harika bir
eş, bolca para, güzel bir ev ve araba istiyordu. Şimdilik tek birine
odaklanmalarını istediğinde ise kimse karar veremiyordu. Nihayet bu adımı
tamamladıktan sonra iş ikinci adıma geldi ancak orada da hiçbir şey düşündüğü
gibi ilerlemedi. Çünkü ilk adımdaki kararsızlıkları burada da vardı. “Yanıma
şunu alırdım. Yok yok bunu değil şunu… Şaşırırdım, hayır hayır kesin ağlardım…
Yanımda annem olsun ya da vazgeçtim kimse olmasın…” Liste uzayıp gidiyordu. Neyse
ki bu adımı iki buluşmada halledebilmişlerdi. Son adım ise en kolayı oldu.
Herkes bir sonraki toplantıya kadar tüm materyalleri toparlamıştı. Daha sonra
herkese eğitimin sonlandığını, artık hayal kurmanın inceliklerini
öğrendiklerini söyleyip beklemelerini tavsiye etti. Ve hayal gerçekleştiğinde
kendisine haber vermelerini rica etti.
Bundan sonrası kendisi
için çekilmez bir süreçti. Heyecanla insanların onu sevinçle arayıp teşekkür
etmelerini beklemeye başladı ancak günler geçtikçe beklemek azap gibi geliyordu.
Ve nihayet beklenen telefon çaldığında sesine yansıyan bir gurur ve özgüvenle
telefona cevap verdi. Fakat duydukları hiç de beklediği gibi değildi, karşısında
son derece sinirli ve kendisini sahtekarlıkla itham eden biri vardı. Bağırıp çağırıyor
aptal fikirlerinin hiçbir işe yaramadığını haykırıyordu. Onu sakinleştirip
telefonu kapattı ama sarsılmıştı. Böyle olmaması gerekiyordu... Daha sonra
diğerleri de teker teker arayıp ilkine benzer şeyler söyleyip durdular.
Aklı almıyordu, neden
böyle olmuştu. Bu adımları her zaman kendi kendine uyguluyordu ve kanıtlamıştı,
işe yarıyorlardı.
Birkaç gece uykusuzca
nerede hata yaptığını, neden başaramadığını düşünüp dururken aniden şimşek
çaktı kafasında. Aklına gelen soruyu bütün katılımcıları arayıp tek tek sordu. ‘’Tüm
adımları uyguladıktan sonra hayalin gerçekleşsin diye neler yaptın?’’. Bütün
cevaplar aynıydı. ‘’Hiçbir şey!’’
Herkesi aramayı
bitirdikten sonra gözünden yaş gelene kadar gülmeye başladı. Adeta krize
girmişti. Bunu nasıl düşünemezlerdi aklı almıyordu.
Seyahate çıkmak isteyen
biri daha vize başvurusu bile yapmamıştı. Hayalindeki işi isteyen kişi iş görüşmesine
bile gitmemişti. Para kazanmak isteyen kişi iş aramaya başlamamıştı… Yani
hepsi, istisnasız hepsi oturdukları yerden ilahi bir gücün istedikleri şeyi
ayaklarına getirmesini beklemişlerdi.
Düşündükçe daha çok
kızıyor, kızdıkça daha çok gülüyordu. Durabilmeyi başardığında sakinleşip
hepsine son bir toplantı ayarladığını haber verdi. Toplantı günü gelen herkese
adım atmak, bir şeyler yapmak, çabalamak zorunda olduklarını anlattı. Diğer toplantılarda
da kullandığı küçük yazı tahtasına büyük harflerle şunu yazdı.
“GERÇEKTEN İSTİYORSAN
BİR ŞEYLER YAP!”
YESENYA
Yüreğimi okumuşsun sanki kalemine sağlık canım benim çok güzel❤
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :)
SilDoğruluğuna kesinlikle inanıyorum. Çok güzel dile gelmiş.
YanıtlaSilİlahi güç, sadece gerçekleşmesi mümkün olanın hayalini kurdururmuş.
Eğer çok istediğin bir şeyin hayalini kurabiliyorsan, gerçeği için adım atmalısın.
Muhteşem , muhteşem...
Beğenmenize çok sevindim, teşekkürler 😇
SilHerkes herşeyi çabuk kısa yoldan ve uğraşmadan istiyor. Kimse bunları gerçekleştirmek için uğraşmıyor bile. Kolay yolu seçip ayağına gelmesini bekliyor. Hayat öyle işlemiyor maalesef. Bunları gerçekleştirecek sihirli değnek yok. Ki kolay ve çaba göstermeden sahip olunan bana göre daha kolay kaybediliyor ve değeri daha az oluyor. Elinize Sağlık
YanıtlaSil👍🏻👍🏻
SilMerit Casino Review | Best Payouts, Bonuses and More
YanıtlaSilRead our comprehensive review of Merit Casino, septcasino its complaints and more! See 1xbet if their complaints 메리트 카지노 have any merit or bad experience?