1 Nota 1 Mutluluk
‘Hayal etmek’ diye
düşündü. Gerçekten basit miydi? ‘Bu, gerçek bir hedefe dönüşürse basit olmaktan
çok uzaklaşır.’ diye cevap verdi kendi
sorusuna. Onun hayali yalnızca bir hedef değildi. Adeta yaşama amacıydı.
Yıllardır bunun için uğraşıyordu. Araştırmalar yapıyor, belgeseller izliyor,
kitaplar okuyordu. Gecelerce çalışıp bir şeyler yazmaya, üretmeye çalışıyor,
kendine ilham kaynağı olan şarkıcıların bestelerini tek tek inceliyordu. İnanıyordu,
bir gün yapacaktı. Yazdığı ve
bestelediği şarkıları bir gün tüm dünya dinleyecek hatta bağıra çağıra eşlik
edecekti. Bu hayatı hayal etmeye 8 yaşında başlamıştı. Bir akşam annesiyle
televizyon seyrediyorlardı. Annesinin en sevdiği şarkıcı çıkmıştı sahneye. O
sırada annesi elindeki örgü işiyle uğraşmaktaydı. Sevdiği şarkıcının çıktığını
görünce heyecanla elindeki örgüyü kenara bırakıp el çırpmaya ve şarkıya eşlik
etmeye başladı. Böyle bir kadındı annesi. Hayat dolu… Bazen kendinden geçer
odanın ortasında dans etmeye başlar, hatta kendisini de kaldırır, birlikte dans
etmeye çalışırlardı. Bazen ise duyduğu şarkıdan etkilenip birden ağlamaya
başlardı. Duygularını yaşamaktan ve göstermekten hiç sakınmazdı. Annesini bu
derece etkileyen yegâne şey müzikti. Yumuşacık bir sesi vardı annesinin. Gerçekten
içinden geldiğinde şarkı söylerdi. Yani şarkı söylediği anlar pek nadirdi… Bu
nadir zamanlarda neyle uğraşıyorsa bırakıp tüm dikkatiyle annesini dinlemeye
başlardı. Şarkıyı söylerken gözlerini kapayışını, elleri ve ayaklarıyla ritim
tutuşunu, şarkının kimi yerlerinde kaşını çatıp, kimi yerlerinde gülümseyişini
her seferinde daha büyük bir hayranlıkla izlerdi. İşte bu zamanlarda karar
verdi şarkıcı olmaya. Henüz çok gençti ama 20 den fazla bestesi vardı. Elbette
hepsi amatör işiydi. Onları geliştirmek ve insanların ruhuna dokunabilecek hale
getirmek için gerçek bir eğitim gerekliydi. Ancak annesi aniden hastalanınca
mecburen müzik eğitimine ara vermek zorunda kaldı. Annesi günden güne kötüye
gidiyordu ve doktorlar bu tedavinin ilaçla değil psikolojik yardım ve
rahatlamayla gerçekleşebileceğini söylemişlerdi. O günden beri her gün
saatlerce annesine şarkılar söylüyor, o çok sevdiği sanatçının plaklarını
dinletip onun gibi dans ediyordu. İşe yarıyordu. Annesi uzandığı yatakta ellerini
çırparak eşlik ediyor bazen gücü yettikçe kendi de söylemeye çalışıyordu. Onun
bu halini gördükçe müziğe olan aşkı katlanarak artıyordu. Müziğin o mucizevi
iyileştirici gücünü görüp ona saygı duymamak, hayran kalmamak mümkün olabilir
miydi? Söz verdi kendine. Bir gün gerçek bir sanatçı olacaktı. Gerçekten müzik
yapacak, insanlara ilham ve şifa verecekti…
YESENYA
Yorumlar
Yorum Gönder